Dernek Gezimiz ve Dönüş Projeleri

  
  
  
  
  
  
  
  
  
  

  
  
  
  

   2009 DERNEK GEZİMİZDEN NOTLAR AYRICA KÖYE DÖNÜŞ PROJESİ İLE İLGİLİ UZMAN GÖRÜŞLERİ     01/08/2009 Cumartesi Günü Köyümüz Mumul mevkiinde geleneksel piknik değerlendirilmesi ve gelecekteki köy için yapılması düşünülen geri dönüşüm projeleri hakkında toplantı yapılmıştır. Dernek başkanımız Cevat AYDIN Muhtarımız Fevzi ÖZGÜTÜRK eski Muhtarımız Sedat YAVER Dernek Muhasip Üyesi Ersin TAN Sivas’tan gelen raportör Jeoloji Mühendisi Bülent SÖYLEM’in  katılımı İle gerçekleştirilen toplantıda pikniğimizin beklenenden çok bir katılımla gerçekleştirildiği.Gençlik şöleni ve piknik gezimize katılan köylü ve misafirlerimizle yapılan görüşmelerde memnun edici bir organize gerçekleştiği ve hatta bir çok köylümüzün duygulanarak ağladığı gözlenmiştir.Köy geri dönüşüm projesi için görüşlerini bildiren Bülent SÖYLEM ilk başta 5 madde halinde düşünülen bu Projelerden en az 2 sinin hayata geçirildiğinde köye çok büyük yatırım olacağı söylenmiş ve bu konularda bir mühendis heyeti ile beraber tekrar bu hafta içi köyümüzü ziyaret ederek köylülerimizi bilgilendirme toplantısı yapılacağı konusunda fikir birliği oluşturulmuştur.KÖYÜMÜZ İÇİN DÜŞÜNÜLEN PROJELER1- SAANEN IRKI KEÇİ YETİŞTİRMESaanen keçisi İsviçre’de elde edilmiş ve dünya’da birçok ülkede, yerli kaçileri süt verimi ve döl verimi bakımından geliştirmek amacıyla hızla yayılmış değerli bir ırktır. Saanen ırkı, kirli beyaz ve krem renginde, kısa tüylü ve boynuzsuzdur. Derisi ince, elastiki ve pembe renklidir. Kılları kısa, parlak ve sıktır. Tekelerde sakal gelişmiştir. Dişilerde genel olarak gerdanda tek veya çift küpe bulunur. Dişilerde baş zarif, gözler büyük ve parlak, kulak ince ve hafif sarkık veya diktir. Vücut yapısı derin uzun ve arkaya doğru geniş olup, boyun ince ve uzundur. Meme süt yönüne uygun olarak iyi gelişmiş olup, karın altına ve arka bacaklara doğru yayılmıştır.ıÜüSağlam kemik yapılı ve duruşu mumtazam olan Saanen keçileri, değişik çevre şartlarına iyi adapte olduklarından, dünyanın bir çok köşesinde yetiştirilebilmektedir. Saanen keçisi, sütçü ırklar arasında en erken gelişen bir tiptir ve ırk karakterlerini döllerine geçirme bakımından da üstündürler. Yapılan melezlerden anlaşılmıştır ki, Saanen ırkının beyaz rengi diğer renklere baskındır. Bu ırkta süt verimi en başta gelen özelliktir. İyi bakım – besleme şartlarında ve küçük sürülerde ortalama laktasyon verimi 800 – 900 kg etrafında olup 1500-2000 kg’a çıktığı görülmüştür. Sütte yağ oranı %3 –4’dür. Bu ırkta döl verimi de yüksektir, her doğuma ortalama 1.7 – 1.9 yavru düşer. Bir doğumda 3 – 4 yavru hatta 5 yavru ıÜüelde edildiği görülür. Ülkemizde keçi sütleri inek ve koyun sütleri ile karıştırılarak işlenmektedir. Keçi sütü kuru madde ve yağ içeriği bakımından inek sütünden geri kalmaz. Keçilerin barınakları ise gereksinimlerini karşılayacak düzeyde ve mümkün olduğunca düşük maliyetli olmalıdır. Kapalı keçi ağılı yapımında gerekli standartlara uyulmalıdır. Ilıman bölgelerde sundurma tipi ağıllar tercih edilebilir. Bu konuda üretim yapmak isteyen yetiştiricilerimiz detaylı bilgi almak için Tarım il müdürlüklerine müracaat edebilirler. Türkiye’de Saanen yetiştiriciliği üzerinde yapılan çalışmalarda, memleketimizde bu ırkın başarı ile yetiştirilebileceği ve özellikle iklim koşullarının Saanen için uygun olan bölgelerde çok iyi sonuçlar alındığı ortaya konmuştur. Bununla birlikte , ilk kademede melez yetiştirmeye önem vermek yerinde olur. 2-KANOLA ÜRETİMİ YAPILARAK EVİMİZDE MAZOT ÜRETMEKıÜüÜlkemizde rapiska, rapitsa, kolza isimleriyle de bilinen kanola danesinde % 38-50 yağ ve % 16-24 protein oranı ile önemli bir yağ bitkisidir. Kanola yağının kaynama noktası (238 ºC) diğer bitkisel yağlara oranla çok yüksektir.Kızartma yağları açısından da kolay kolay bozulmaz. Enerji konusunda biyo yakıt (biyodizel) üretiminde kanola yağı en uygun hammadde kaynağıdır. Kanola bitkisi kışlık ve yazlık olarak yetiştirilebilmektedir.Ülkemizde genellikle kışlık kanola tarımı yapılmaktadır.Kışlık kanola kışa kar altında –15 ºC’ ye kadar dayanıklıdır.Ancak kışa girerken rozetleşmesini tamamlamış olması gerekmektedir.Bunun için de ekim işlemi bölgemizde Eylül ayı içerisinde tamamlanması gerekmektedir.Kanola bitkisi kumlu ve hafif topraklar dışında hemen hemen her toprakta yetiştirilmektedir.Su tutan, göllenen tarım alanlarında çok zarar görmektedir.En iyi yetiştiği toprak humuslu, derin yapılı, nötr veya hafif alkali ve hafif asit topraklardır. Kanola tohumu çok küçük ve çimlendikten sonra toprak yüzeyine çıkış gücü düşük olduğundan tohum yatağının iyi hazırlanması gerekmektedir.Hububat hasadından sonra kanola ekilecekse, gölge tavında veya düşen yağışlardan sonra pulluk ile sürüm yapılarak anız toprağın altına gömülür.Daha sonra kazayağı ve tırmık çekerek ince bir tohum yatağı hazırlanır.Ekim zamanı toprak ısısı ile yakından ilgilidir.Çimlenmenin iyi olabilmesi için toprak ısısı en az 10-12 ºC olmalıdır.Bundan daha yüksek sıcaklıkta tohumların çimlenme oranı yüksek ve çıkışı hızlı olur. Ekim işlemi bölgemizde Eylül ayı içerisinde tamamlanması gerekmektedir.Kanola tarımında tohumluğun önemi büyüktür.Çiftçiler kendi hasat ettikleri üründen kesinlikle tohumluk olarak ayırmamalıdırlar. Çünkü kanola bitkisi %50 ‘lere varan ölçüde yabani hardal türleri ile melezlendiğinden ikinci yıl hasat edilen ürün tohumluk olarak ekildiğinde hasat edilen ürünün yağında erusik asit ve küspesinde glukozanalat oranı artacaktır.Her yıl kontrollü olarak üretilen sertifikalı tohumlukların üreticiler tarafından alınması gerekmektedir. Kanola ekimi yonca ekim makinesi gibi küçük tohumları ekebilen mekanik ya da pnömatik mibzerle yapılmaktadır.Gelişmiş ekim makineleri ile bir dekara 400-500 gram tohum yeterli olmakta ve düzgün bir çıkış elde edilmektedir.Kanola ekiminde sıra arası mesafe ortalama 20 cm., sıra üzeri mesafe ortalama 5 cm. yeterli olmakta ve ekim derinliği ise 1,5-2 cm. civarında olması gerekmektedir.Aşırı sık ve derim ekimden kaçınılmalıdır. Kanola tarımında doğru bir gübreleme yapılması için üreticilerin topraklarını analiz yaptırması şarttır.Kanola her 50 kg. verim için topraktan 1 kg. S(Kükürt) kaldırmaktadır. Buna göre uygulanacak gübre formalarının amonyumsülfat türü olmasına dikkat edilmelidir. İyi bir verim alabilmek için dekara, 12-14 kg. saf azot, 7-8 kg. saf fosfor verilmelidir.Azotlu gübrenin yarısı ile fosforlu gübrenin tamamı ekimle birlikte, azotlu gübrenin diğer yarısı şubat sonu mart başında sapa kalkma döneminde verilmelidir.Kanola ekilecek tarlada daha önce yabancı ot problemi varsa ekim öncesi kullanılan yabancı ot ilaçları ile usulüne uygun olarak ilaçlanmalıdır.Kanola çiçeklenme döneminde tozlanma (döllenme) için çeşidin kendine tozlanmasının az veya çok olmasına bağlı olarak bal arılarına ihtiyaç duyar. Bu nedenle çiçeklenme döneminde kanola üretim tarlaları yakınında arı kovanı bulunması kapsüllerde döllenmeyi ve dane tutmayı artırır.Çiçeklenme ve döllenme bitkide alttan yukarı doğru olmaktadır. Nisan sonu Mayıs ayı başlarında kanolanın çiçeklenmesi arılara bol miktarda çiçek tozu sağlamaktadır. Kanola, havaların sıcak veya yağışlı gitmesine ve çeşidin erkenciliğine bağlı olarak çiçeklenmeden 40 ile 50 gün sonra hasat olumuna gelir.Kanola hasat olumuna geldiğinde bitkilerin sap, yaprak ve kapsülleri tamamen kuruyup sararır.Kırmızımsı sarı bir renk oluşur. Tohum kahverengiye dönüşmüşse hasat zamanı gelmiş demektir.Kanola bitkisinde olgunlaşma aşağıdan yukarı doğrudur. Kanola daneleri çok küçük olduğundan hasada başlamadan önce biçerdöverin ayarları çok iyi yapılmalıdır.Dekardan alına verim ekilen çeşidin verim gücüne ve toprak verimliliği ile iklim koşullarına bağlı olarak 200-350 kg/da. arasıdır.Emniyetli bir depolama için danelerin rutubeti % 9’ u geçmemelidir.Kuru ambarlarda depolanmalıdır, aksi halde çok çabuk kızışma olur ve küflenir. 3-ALABALIK ÜRETİM TESİSLERİAlabalık ülkemizde ilk ele alınan ve başarılı bir şekilde uygulanan bir yetiştiricilik yöntemidir. Ülkemize ilk olarak 1970 li yıllarda başlayan çalışmalardan çok olumlu sonuçlar alınmıştır. Öyle ki günümüzde alabalık yetiştiriciliğinin ele alınabileceği kaynak sayısının ülkemizde oldukça azaldığı söylenebilir. Ama bu durum ülkemizde alabalık yetiştiriciliği daha fazla geliştirilemez anlamını da çıkarmaz. İnancımız odur ki ileriki yıllarda bu konuda daha pek çok gelişme olacaktır. Şöyle ki bu gün sofralık alabalık üretiminde kullanılan ve yavru üretimine uygun olan su kaynakları ileride sadece yavru balık üretimine yönelebilir. Bu yerlerde üretilen yavruların, barajlarda veya Karadeniz de su sıcaklığının alabalık gelişmesine uygun olduğu kış aylarında besiye alınarak ülkemiz üretiminin iki üç katına çıkarılabileceğini beklemekte olasıdır. ülkemizdeki alabalık üretimi 2002 yılı için 1000’i aşan işletmede 40.000 ton dolayındadır. 1970 li yıllarda alabalık soğuk sularda yetişen nadir bir balık türüdür diye tanıyan halkımız, bu gün her Pazar yerinde tezgahlarda nerede ise en ucuz pazarlanan balıklar arasında görmesi bu konuda sağlanan gelişmenin bir işareti sayılmalıdır. Bu gelişmelerin sağlanması pek çok atılımcı için başlangıçta pek kolay olmamıştır. 1970 li yıllarda İlk kez üretime açılan işletmeler pek çok zorluklarla karşılaşmışlardırBu gün ise Avrupa çapında ün yapmış ve yılda 1000 tondan daha fazla alabalık üreten işletmelerimiz vardır. Örneğin Aydınlı Mustafa Bağcı’ nın Köyceğizdeki, işletmeleri Avrupa içerisinde dahi önde gelen kuruluşlar arasında sayılabilir. Bu gibi başarılı kuruluşların artması da ülkemiz balık yetiştiriciliğinin gelişmesi açısından büyük önem taşımaktadır.4-ARICILIK VE BALCILIKıÜüHammadde doğa, işçilerse arılar olunca, ürün belli. Bal, arıların çeşitli bitkilerden topladıkları özsulardan ürettikleri, kıvamlı, stabil, bol enerji veren ve aynı zamanda şifa verici özellikleri olan, besleyici değeri yüksek, tümüyle doğal bir gıda maddesi. Bir besin maddesi olarak büyük öneme sahip balın enerji değeri son derece yüksektir. 100 gr. bal, ortalama 325 kalori sağlar ve bu yönüyle, enerji ihtiyacı fazla olan her yaştan kişi için ideal bir besin maddesidir. Balın enerji değeri, yüksek dozda içerdiği dekstroz (üzüm şekeri) ve levülozdan (meyve şekeri) gelir. Balın beslenmedeki benzersiz önemini sağlayan ise, içerdiği kalsiyum, fosfor, demir, potasyum magnezyum, sodyum, kükürt, iyot gibi minerallerle; pantotenik asit, B1, B2, B6 C ve K vitaminlerle bazı enzimleri içeren zengin yapısıdır. Öte yandan balı, pek çok hastalıkta koruyucu ve tedavi edici etkileri olduğu da, tıp uzmanlarınca kabul edilmektedir. Bal, yara ve yanıkların tedavisinde kullanılır. Difteri, boğmaca, grip, verem, kalp, karaciğer, mide, barsak, sinir sistemi ve bazı cilt hastalıklarında olumlu etkileri saptanan balın, kabızlığı giderdiği, vücuttaki kanı temizlediği ve kanı temizlediği ve kan dolaşımını kolaylaştırdığı, damar setrliğine iyi geldiği bilinmektedir. Balın, yaklaşık 500 hastalığın tedavisinde yardımcı olarak kullanıldığında etkili olduğu gözlemlenmiştir. Bal, Türk Gıda Kodeksi 2000/39 sayılı Bal Tebliğinde "Bal; bal arılarının çiçek nektarlarını, bitkilerin veya bitkiler üzerinde yaşayan bazı canlıların salgılarını topladıktan sonra, kendine özgü maddelerle karıştırarak değişikliğe uğratıp, bal peteklerine depoladıkları tatlı madde" olarak tanımlanmıştır. Tanımından da anlaşılacağı üzere bal saf ve doğal olmalı ve hiçbir katkı maddesi veya kalıntı içermemelidir.5-ORMAN ÜRÜNLERİıÜüOrmanlardan elde edilen ürün çeşitleri; odun, yaprak, çiçek, meyve, tohum, reçine, kabuk, kök, çalı, ot, av hayvanı, su, toprak, kil, taş, kömür ve madenler gibi çok sayıda ve değişik nitelikte hammaddelerdir... Bu maddeler niteliklerine ve pazar isteklerine göre çok değişik kullanım yerleri bulabilmektedir. Bu ürünler içerisinde en bol elde edilen ve geniş bir pazarlama olanağı bulan ürün ise ODUN'dur... Ormanların ayrıca suyu düzenleme, toprağı koruma, iklimi etkileme, doğayı koruma ve güzelleştirme gibi çok önemli hizmetleri vardır...
ıÜüGünümüzde modern orman işletmeciliği faaaliyetleri sonucunda elde edilen orman ürünleri, Asli Orman Ürünleri ve Tali Orman Ürünleri olmak üzere 2 kategori altında toplanmaktadır.


ASIL ORMAN ÜRÜNLERİ
·         Tomruk·         Tel Direği ·         Maden Direği ·         Sanayi Odunu ·         Kağıtlık Odun ·         Lif Yonga Odunu ·         Sırık ·         Çubuk ·         Yakacak Odun TALİ ORMAN ÜRÜNLERİ ·         Reçine ·         Çıra ·         Sığla yağı ·         Defne ·         Şimşir ·         Kök Odunu ·         Kekik ·         Ada Çayı ·         Çam Fıstığı ·         Her çeşit bitki soğanı ·         Mantarlar ·         Kozalak     


2393 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam23
Toplam Ziyaret258074
Üyelik Girişi
BAŞKANIMIZ
 
MESUT TAŞTABAN